31 Temmuz 2013 Çarşamba

Okunacaklar #1


Merhaba. :)
Blogu açtığım günden beri yazmak istediğim yazılardan birisi de bu. Okunacak kitaplar. :) Kitap konusunda o kadar maymun iştahlı biriyim ki, bir hevesle alıyorum sonra kalıyor bir köşede. Kitaplığımda 2009'da alınmış ama hala okunmamış kitaplar buldum. :/ Bazılarının varlığını bile unutmuşum hatta, durum o kadar vahim.
Sanmayın ki bu kadar büyüttüğüm olay sadece yukarıdaki kitaplar için. :) Hayır, malesef sadece onlar değil bahsettiklerim.Yukarıdaki fotoğrafta gördükleriniz benim yaz için seçtiğim kitaplar. ;) Eylül sonuna kadar vakit vermiştim kendime, yukarıdakileri bitirmek için. ;) 

Peki neler var yaz listemde;

1- Çöl/Deniz, Sibel ERASLAN
2- Çamların Kadim Müziği, OSHO
3- Ölümsüz, Paco AHLGREN
4- 670 Gram ile Hayata Tutunmak, İnci CANDEMİR
5- Sıfır, Jess WALTER
6- Kelebekler ve İnsanlar, Üstün DÖKMEN
7- Eroinle Dans, Canan TAN
8- Kavak Yelleri, Reşat Nuri GÜNTEKİN
9- Büyü Dükkanı, Yeşim TÜRKÖZ
10- Cep Terapisi, Therese J. BORCHARD
11- Oliver Twist, Charles DICKENS
12- Beyaz Gemi, Cengiz AYTMATOV

Evet, yaz boyu okumak istediğim kitaplarım bu şekilde. Ancak kendime eylül sonuna kadar verdiğim süreyi birazcık uzatıyorum. Hedefim bu kitapları kasıma kadar bitirmek. ;) Hedef süreyi değiştirdim çünkü Pinuccia'nın Okuma Şenliği'ne katılmış bulunmaktayım. 8) Blogunu severek takip ettiğim sevgili Hayal@ sayesinde haberim oldu etkinlikten. ;) Etkinlik 9 Temmuz-9 Ekim arasında ve istediğiniz zaman katılabiliyorsunuz etkinliğe. Sevgili Pinuccia 12 kategori belirlemiş ve herkes her kategoriden 1 kitap okuyabiliyor. Etkinliğin detaylarına Pinuccia'nın blogundan ulaşabilirsiniz. ;) Ben toplu hareketleri seven bir insanım. Kitap okurken de kendimi yalnız hissetmeme fikri tabii ki çok hoşuma gitti. :) Etkinlik kitaplarım için ayrı bir yazı yazacağım zaten ama henüz listemde boşluklar var. Onları doldurmam lazım öncelikle. ;) Zaten bu listeyi mümkün olduğunca şenlikteki kategorilere entegre etmeye çalıştım ancak 2-3 kategori açığım var. Bakınmam lazım. :)
Ah bir de sağ tarafa şu anda okuduğum kitabı koyabilsem süper olacak benim için ama henüz beceremedim. :) Ama şu an 'Sıfır'ı okuyorum. ;) [Edit: Bu yazı hala taslak halindeyken bunu da yapabilmiş bulunuyorum. ^.^]
Bu arada bu sayede Vikitap'ı keşfetttim ve tabii ki hemen üye oldum. :) SincappppNefesi olarak artık vikitapta da bir üyeliğim mevcut. :) Ancak senelik kitap okuma hedeflerimizi her ne kadar vikitap sayfasında istatistiksel olarak görebiliyor olsak da blogun gadgetlarına ekleyemedim. Ve sırf bunun için bile bir de Goodreads'a üye olabilirim. ;) [Bilmeyenler için Vikitap'ın yabancı versiyonu kendisi ;) ]

29 Temmuz 2013 Pazartesi

Project Pan #1


Ve işte benim için bir başka altın yaldızlı konu, Project Pan. [Bitenler yazım için tıktık] Eğer düzenli bir blog okuyucusu iseniz Project Pan yazılarının kapsamını zaten biliyorsunuzdur. ;) Yanılmıyorsam geçtiğimiz sene yabancı bir blogger tarafından başlatılmıştı. Adı da ordan kaldı bildiğim kadarıyla. :) Amacımız evde bir köşede bozulmaya mahkum kalmış ürünleri gün yüzüne çıkartarak kullanıp bitirmek. ;) Sanırım bu süre içinde içinde benzer ürün almak da yasaktı ama ayrıntıları hatırlamıyorum ve sanırım hatırlamak da istemiyorum. :) Şunları bir kullanıp bitireyim de gerisi teferruat. ;) İşte benim öncelikli olarak seçtiğim project pan ürünlerim;


1- Avon Pembe Ruj: Kendisi benim ilk rujlarımdan. Annem almıştı seneleer seneleer öncesinde. O zamanlar rengi benim için çok iddialıydı sonrasında da kalmış dolabın köşesinde. Geçenlerde dolap temizliği yaparken çıktı ortaya. Hatta atıyordum kendisini ama sonra kıyamadım. Bazen şehirdeki eve giderken kullanırım, yaz aylarında biter diye düşündüm. Eğer bitmezse de yaz sonunda atarım herhalde, bilemiyorum. :)
2- Golden Lady Ruj: İşte bu benim ilk rujum. :) Bakmayın az kaldığına, tamamını ben kullanmadım. Ablamlardan devralmıştım bu ruju, yaklaşık 10 sene önce. :) Nadiren katıldığım düğün vs gibi ortamlarda sürmek adına. O zamanlar kozmetikle alakam yok tabii, ruj olarak bunu gördüm çantada, yapıştım. :) Rengi koyu gibi ama hafif sürüldüğünde öyle durmuyor, güzel bir dudak rengi oluyordu hatırladığım kadarıyla. Kozmetikle alakadar olmaya başladım başlayalı daha cicili bicili renklere yöneldiğimden kullanmıyorum senelerdir. ;) Bunu da dolap temizliği sırasında atmak için aldım elime. Ama kıyamadım. :) Ben bitmemiş ürün atmayı sevmem. ;) Birazcık ağırlaşmış bir ruj kokusu var ama orjınal kokusunu da hatırlamıyorum sonuçta. Belki de hep böyle kokuyordu, bilmiyorum. :) Baktım, sürülebilecek gibi, koydum baş köşeye. Yine de kullanamazsam gidecek tabii çöpe. ;)
3- Oriflame Dudak Balmı: Bitenler #1 yazımdaki dudak balmına muadil olur ümidiyle aldım bu sene. Ama korkunç ötesi bir ürün çıktı. :S O gördüğünüz açık pembe rengi var ya, işte onu dudağa da vermeye çalışıyor ancak pek başarabildiği söylenemez. Zaten paramparça olan dudağa beyaza yakın bir rengi sürmeye çalışırsanız ortaya çıkacak hayal kırıklığını tahmin edebilirsiniz. Nem zaten veremiyor benim dudaklarıma. Sırf bitsin diye kullanıp duruyorum işte. Bitmeli!
4- Lorea'l Touch Magique Gözaltı Kapatıcısı: İşte bu ürünü seviyorum. :) Ancak 4-5 sene oldu herhalde alalı. Kendisi benim ilk gözaltı kapatıcım olup watsons'ın bir zamanlar yaptığı kadınlar günü %50 indiriminden alınmıştı. Yalnızca özel günlerde de olsa severek kullandım ama artık bitmesi gerekiyor. Ama tekrar alabileceğim ürünlerden kendisi. ;)


5- Nivea invisible Black/White Sprey Deodorant: Bu da şu sıcak yaz günlerinde severek kullandığım bir ürün.  Daha önce de 1-2 tane bitirmiştim. Ancak roll-onların daha iyi koruduğunu düşünüyorum. Ve tamamen roll-onlara geçmeden önce bunu da bitirsem fena olmayacak. :)
6- Rexona woman roll-on deodorant - oxygen: Bir dönem tam anlamıyla kendisine taktığım deodorantım. :) 5-6 tane diyeceğim ama galiba daha fazla bitirdim. :) Üniversitede birlikte kaldığımız arkadaşımda bir valiz bırakmıştım. 1 senedir falan ondaydı, içindekilere ihtiyaç duymayınca almak için acele etmemiştim. İşte geçtiğimiz ay o valizi aldım ve bu da içinden çıktı. :) Baktım herhangi bir bozulma emaresi yok. Cildimi tahriş de etmedi. Ben de bitireyim diye koydum elimin altına. :)
7- Arko Nem El Kremi - Yoğurt&Böğürtlen: Yine o valizin içinden çıkmış bir ürün. Bunu o zamanlar da çok severek kullanmıyordum zaten. Ortalama bir nemlendirmesi var. Ancak ben kokusunu pek sevmedim. Meyveli kokuları sevmem ellerimde. Hangi akla hizmet almışım, bilemiyorum tabii. :) Her neyse, bitmek üzere zaten. ;)
8- Nivea Pure&Natural El Kremi: Benim için çelişkili bir ürün. Bazen severek kullanıyorum, bazen hiç hoşlanmıyorum kendisinden. Ama biterse mutlu olacağım kesin. Tekrar alacağımı da sanmıyorum.
9- Oriflame Ayak Kremi: Bunu alalı da 5 sene falan oldu herhalde. Düzenli kullanmadığımdan kaldı bugünlere. Devasa ambalajını da hesaba katarsak bunu bitirmem biraz zor olacak ama bitmeli!
10- Burt's Bees Tırnak Eti Bakım Kremi: Tırnak kenarlarım hep kavlar. Manikürle vs uğraşabilecek birisi de değilim açıkçası. Burt's Bees boynerlerde ilk satılmaya başladığı sıralarda bloglardaki yorumlara kanıp almıştım. Ha kanıp almıştım diyorum ama ürün güzel, o konuda sıkıntı yok. Sadece bu küçücük kutuya 30 küsur lirayı nasıl verdim onu anlamıyorum. :)) Ömrünü çoktan bitirdi artık benim de onu bitirmem lazım. Düzenli kullanmayı başarır da bitirirsem lush'ınkini denemek istiyorum. ;)


11- Dove Saç Maskesi - Saç Dökülmelerine Çözüm: Bu maskeyi geçen yaz almıştım. Bağda bırakıp gitmişim. Şimdilerde bitsin diye kullanıp duruyorum.
12- Dove Saç Maskesi - Isıya Karşı Koruyucu: Bu da bahsettiğim valizden çıktı. 11 numaradan sonra da bunu kullanıp bitirmek istiyorum.
13- Dove Isıya Karşı Koruyucu Saç Kremi: Geçen yazın başında şampuanıyla beraber almıştım. Ama insaf be Ecz. Bu boyda saç kremi alınır mı yahu! Bitmiyor arkadaş!! Kışın evde pek olmadığımdan ve araya bitmesi gereken başka saç kremleri de girdirdiğimden dolayı yarısına yeni gelmiş bulunuyorum. Görmesi zor olmuş ama bordo bir çizgi çektim kalan ürünün olduğu yere. ;) Bitsin artık!


14- Yves Rocher Gözenek Küçültücü Maske: Çok işe yaradığını düşünmüyorum. Alalı 2-3 sene oldu, artık bitse fena olmayacak. :)
15- Yves Rocher Peeling: 14 numara ile birlikte, Yves Rocher kartımı çıkarttığım Şampuan/Saç Kremi alışverişimi saymazsak YR'den ilk şahsi alışverişim olur kendileri. 2-3 sene oldu alalı. Memnunum kendisinden ancak düzenli kullan(a)madığımdan hala yarıdan fazlası duruyor. Artık bitmesi lazım!
16- Nivea Aqua Sensation  Temizleme Jeli: İşte bu diğerlerinin yanında yeni sayılabilecek bir ürün. :) Geçtiğimiz kasım ayında yanımdaki temizleme jelim bitince, niveada da kampanya olunca almıştım. Ablama gittikçe kullanıyordum. Şimdi bağa getirdim, düzenli kullanıp bitirmeyi düşünüyordum.
17- Nivea Stay Clear Tonik: Geçen yaz aciliyet sebebiyle marketten alıvermiştim. Alkolsüz sıradan bir tonik. Bu da yine ablamdaydı. 
Ancak 16 ve 17 numara sekteye uğradı. Şöyle ki; Kışın bir online alışveriş sırasında uygun fiyatını görünce aşağıdaki Sheseido seti almıştım. Sonra da cildimin daha yağlı olduğu yaz aylarında kullanmak için ayırmıştım. İşte ben bu project pan planlarını yaptıktan sonra o çıktı ortaya. Onu kullanıyorum tabii ki. :) Yani gündüz. Cildimi günde 1 kere jel ile yıkıyorum. Evde olduğum günlerde gündüz, dışarı çıkarsam akşam yatarken. Gündüz Sheseido seti akşam da niveaları kullanmaya karar verdim ben de. Ama genellikle evde olduğumdan nivealar biraz zor biter gibi.


18- Lorea'l Dermo-expertise Makyaj Temizleyici Süt: Bunu alalı 7-8 sene oldu neredeyse. :D Düzenli makyaj yapmadığım zamanlarda alınmış, düzensiz kullanım sonucu da bu zamanları bulmuş bir ürün. Aslında raftan alıp kullanırken bu kadar eski gelmiyordu. Şimdi yazıya dökünce anlıyor insan ne kadar eski olduğunu. Pöf, zaman çok hızlı geçiyor yahu. :)) Hem yüz hem de göz için kullanılabilen bir ürün. Zamanında maskara sürersem -ki kırk yılda bir sürüyordum- onu çıkartmak için almıştım. Şimdi zaman aşımından dolayı gözüme kullanmıyorum ama cildimde iyi iş çıkarıyor. ;) İrritasyon vs yapmadığı gibi cildimi bir kaç kez bununla silip o gece o şekilde yatarsam sivilcelerimde iyileşme farkediyorum ertesi gün. Neden/nasıl ben de bilmiyorum ama durum bu. :D Bir de vaktinde kullansaydım ne harikalar olacaktı kim bilir. :D Az kaldı dibinde ama yok arkadaş! Bu da bitmiyor! Bitsin artık!


19- Golden Rose Stik Fondöten: Ben kapatıcı yerine kullanıyorum bu ürünleri. Seneler önce maybelline'in wonder serisinin bir ürünü vardı böyle, 3-5 sene boyunca bittikçe yeniledim ve en sonunda maybelline onu üretimden kaldırdı. :(( Onun yerine ürün arayışım sırasında alındı. Aslında o üretimden kalktıktan sonra 2 sene kadar hiç bir şey alamadım yerine, çünkü hiç biri onu tutmuyordu. Bu da karambole geldi de alındı, yoksa bu da alınmayacaktı. Ki aldığımın haftasına sol taraftaki gibi parçalara ayrıldı ve mekanizması bir daha çalışmadı. Geçen seneden beri kullanıyorum, henüz yarılayabildim. [Ki her gün kullanıyorum sivilcelerime;)] Yine de ısrarla kullanmaya devam edeceğim. Ya bitecek ya bitecek!
20- Essence Forget It Corrector: 3 renkli bir corrector. Geçtiğimiz sene essencele tanışma ürünlerimdendir kendisi. ;) Yeşil tarafını hiç kullanamadım ama göz altlarıma pembe kısmı sürüp üzerinden de ten rengi kısmı geçince süper oluyor. :) Lakin tabii ki hiç vakit kaybetmeden çizgilere dolmaya başlıyor. Üzerinden pudra geçince eh işte havalarında. :) Yine de devamını almak istediğim bir üründü ancak satıştan kaldırılmış. Bu ambalajın kıyısında köşesinde kalanları da bir an evvel bitirip atmak istiyorum. Zaten bunun da kapağı kırıldı. ;)

Eveet, ilk Project Pan ürünlerim böyle. Bakalım ne kadar başarılı olabileceğim. :)







23 Temmuz 2013 Salı

Günün Bombası..

Merhaba.
Sanırım fotoğrafları düzenlemek zoruma gittiğinden bir süre daha anlık yazılar gireceğim. :)
Aklımda böyle bir yazı yazmak, böyle bir dizi oluşturmak yoktu. Ama az önce yeğenimle konuşurken bunu kesinlikle yazmam lazım dedim. :D



Öncelikle benim 4 yeğenim var. Bu bahsettiğim 5 yaşında ve erkek olan. Yani 1 numara.. ;) Az önce takip ettiğim blogların yazılarını okuyordum. Bir oje yazısına geldik. Oje çok hoş somon/pembe renginde. [Hatta numarasını falan da aldım.] Sevgili yazarımız da çok hoş bir şekilde kullanmış ojeyi. Yüzük parmağı haricindeki tüm parmaklara bu somon/pembe ojeyi sürmüş. Yüzük parmağına da benzer tonlarda simli oje sürmüş. Ve bence çok hoş bir kombinasyon çıkmış ortaya. :) Ancak benim pek sevgili yeğenimin bilgisayar ekranına başını uzatmasıyla birlikte verdiği tepki;
- Iyy, parmağı pis olmuşş... :D :D :D

Erkek işte anacım, her yaşta aynı. :D

Not: Fotoğraf google görsellerden alınmıştır.

22 Temmuz 2013 Pazartesi

Güvensizlik; 1V1Y

Merhaba.
Online alışverişi seven bir insanım. Hem yaşadığım şehirde ulaşamadığım markalara ulaşabiliyor olmak hem de çok daha uygun fiyatlara alışveriş yapabiliyor olmak benim için online alışverişi cazip kılan en önemli 2 sebep. Ancak bazen ürünlerin normal satış fiyatları konusunda bizi yanıltıyor olmaları çok üzücü ne yazık ki. Ve açıkçası ben bu durumda sadece üzülmekle kalmıyor, sinirleniyorum da. Çünkü biz enayi ve ya keriz değiliz, ancak bize niçin ısrarla böyle davranmaya çalışıyorlar, anlamış değilim. >://
Gelelim günümüzün mevzusuna. Aslında bu mevzu haftasonuna ait. Durumu fark eder etmez paylaşabilmek adına print screen yaptım ancak yazamadan bilgisayarı kapatmak zorunda kaldım. Sonrasında diğer resimlere karışmış, şimdi bulunca yazmak istedim hemen.
Gecenin bir vakti alışveriş sitelerini gezerken yolum 1v1y.com'a düştü. Site genel olarak sevdiğim bir site. Daha önce de alışverişlerim oldu ve gayet de uygun fiyatlı ve kaliteli alışverişlerdi. Hem alışveriş süreçlerimden hem de sitenin müşteri hizmetlerinden oldukça memnun kaldım her seferinde. Neyse efenim, bakınırken Mac için de %20'ye varan indirimin olduğu kampanya gözüme çarptı. Hemen daldım tabii. :) Gördüğüm manzara şöyleydi;

Fotoğrafın aşağı kısmını saati de görebilin diye kesmedim ancak yukarı kısmı özel yazılardan dolayı kesmek durumunda kaldım.

Fotoğrafta da görebileceğiniz gibi fondöten pompası için etiket fiyatı bilgisi 31,00 TL olarak girilmiş ve indirimli hali 25,67 TL olarak verilmiş. Fondöten pompası daha önce ilgimi çeken bir üründü, hatta fondötenin üzerine bir de pompa için bu kadar para mı vericez dediğim bir üründü. Ancak benim ürün için hatırladığım fiyat 19 TL idi. Haliyle 25 liralık fiyatı görünce çok şaşırdım. Belki ben yanlış hatırlıyorumdur diye Mac'in online sitesine girdim hemen. Ve orada gördüğüm manzara şu şekildeydi;


Ve bildiğiniz gibi Mac'in online sitesinde indirim falan yoktu. Ürün fiyatı daha önce olduğu gibi yine 19 TL idi.

Ve ben bunu anlamıyorum!! Yani online alışveriş sitelerinde çok sık gördüğümüz bir şey etiket fiyatını fazla gösterip indirimli hali diye bizlere etiket fiyatından satmaları. Ancak görünen o ki bu durumu gittikçe abartıyorlar. Yukarıda ürünün indirimli hali bile etiket fiyatının 3'te 1'i kadar daha fazla. Ama her iki durumda da ben bunun dolandırıcılık olduğunu düşünüyorum. Ha saçma sapan telefon açan kişilere kaptırdığımız para ha bu şekilde kandırılarak kaptırdığımız para. Hepsi aynı kapıya çıkıyor. Her iki halde de dolandırılmış oluyoruz. >:(


Hayallerimin Gerçek Olduğu Gün.. (İzledim; Sevimli Canavarlar Üniversitesi)

İlk haftadan serdim blog yazılarını. :) Ama ramazanda sahur vs derken çok uykusuz kalıyorum, bilgisayar başında oturduğum vakit çok kısıtlandı. Bir de bir baktım, bloglovin hesabımda 300'e yakın okunmayan post var. Haliyle ne zaman bilgisayar başına otursam yazı yazmak yerine onları okumak istediğimden bu yazı da taslaklarımda süründü durdu. ama artık yazma vaktidir, di mi? :)

Hayallerimin gerçek olduğu gün derken tabii ki en büyük hayalim değil gerçek olan. Onun da gerçek olduğu günleri görürüm umarım. :) Bahsettiğim hayal sadece son 5 senedir benimle. Ben sinemaya gitmeyi, film izlemeyi aşırı seven bir insanım. Beni rahatlatır, huzur verir film izlemek. Uzun bir süre film izlemediğimde ve ya sinemaya gitmediğimde ciddi anlamda bunun eksikliğini hissederim. [Evet, bazılarına garip gelebilir ama durum bu. :) ] Ve 5 sene önce yeğenlerim doğduğunda en büyük dileğim onları sinemaya götürebilmek, onlarla birlikte film seyredebilmek olmuştu. :) Tabii bunun için büyümelerini beklemek zorunda kaldım. :) Tek başıma götürebilmek için de sorunsuzluğu garantileyebilmek adına bu beklemeyi birazcık[yine de fazla değil tabii, sabredemedim:)] uzattım. Ve nihayet bu sene (geçtiğimiz pazartesi), yeğenim 5 yaşını doldurduğunda onu doğum günü hediyesi olarak sinemaya götürdüm. ^.^ Biraz gecikmeli bir hediye oldu çünkü farklı şehirlerde yaşıyoruz malesef. :( Her neyse, hangi filme mi gittik;


Beklediğime değmiş. :) Bi'tanem ile o salonda oturmak, onun filmi yaşayarak izlemesini izlemek çok hoştu. :) Ama tabii yeni nesil işte, ben onları ilk sinemaya götüren kişi olmak isterdim ancak zaten okulla gitmişler daha önce. :) Hatta gittikleri film 3D imiş galiba, biz salona oturunca yeğenim 'Teyze, gözlüklerimiz nerede?' diye sordu. :D (Hayır, biz filmin 3D versiyonunu izleyemedik.)
Ben film 5 yaşındaki bir çocuk için uygun olur mu olmaz mı diye çok tereddütte kalmıştım. Malum, adından belli, "Canavar" :) Ve evet, korktuğum başıma geldiyse de korktuğum kadar olmadı. ;) Şöyle ki, Film çok güzel. Çalışmak, azim, arkadaşlık, takım ruhu, hedef, yetenek gibi bir çok konuda ufak ufak işlemeler yapıyor. Ancak özellikle yetenek mevzusunu filmin son dakikasında çözümlüyor ki 5 yaşındaki yeğenimin o noktayı yakalayabildiğini sanmıyorum. :) Ama tabii çocuk bu, en önemli görevleri bizleri şaşırtmak. Alması gereken dersi almış da olabilir. :) Filmin 5 yaşındaki bir çocuk için tek eksi yanı filmin çıkış noktası bence. :) Canavarlar bebekleri korkutmaya çalışıyor. ;) Ve biz sinemadan geldiğimizden beri evde sevimli canavarcılık oynuyoruz. Robot bebeklerimiz olmadığı için yastıkları koyuyoruz yatak! yaptığımız yere. Sonra sessizce yaklaşıp var gücümüzle bağırarak korkutmaya çalışıyoruz bebeği. Haliyle çok gürültülü bir oyun. :) Vazgeçirmek zor olduysa da 2 gündür daha güzel oyunlar oynuyoruz. :) Ama kardeşi geldiğinde halimiz ne olacak bilmem! :))


Filmden çıkınca yeğenimi de peşimden sürükleyerek ben de bir kaç yere girdim tabii. ;) English Home'dan fırın eldiveni ve takım mutfak önlüğü aldım. Sanırım indirim oranı %50 idi, önlük 8 küsur, eldiven 5 küsur liraya geldi. Ardından Esse'ye gittik. Önceki gün küçük yumurta tavasının teflonundaki koca deliği farkederek çöpe göndermiştim kendisini. [Biz delinmesine izin vererek biraz abartmışız tabii ancak bildiğiniz gibi teflon çizildiğinde dahi kullanımdan çıkartılması gereken bir mutfak gereci. Çizilmemesi için bulaşık makinesine bile koymamak gerekiyor. ;) ] Orda da indirimle 15 TL'ya küçük yumurta tavası aldım. Ve sonrasında tabii ki kendimi Watsons'a attım. :) Böyle de söyleyince sanki poşetler dolusu alışveriş yapmışım gibi oldu ama yok yok, iki parça ürün aldım sadece. ;)


Şu yazımda bahsettiğim gibi Lorea'l indirimi Watsons'ta da mevcuttu ve tabii ki 200 numarayı aldığım gibi kasaya yollandım. Ancak tam ödemeyi yapacakken aklımda kalacağına çekmecemde kalsın diyerek geri dönüp 102 numarayı da aldım. :) Tanesi 20 TL gibi bir fiyata geldi. Oradan Flormar'a sürükledim yeğenimi ve 232 numaralı dudak kalemini aldım, 3,50 TL. Ve bağa dönüşte uğradığımız marketten de diş macunu aldım, Colgate Total Profesyonel Beyazlık, 11 TL civarı.

Kısa ama uzun, çok beklenen ve beklendiğine değen bir gün oldu. :) En kötü günümüz böyle olsun, mutlu günler. :)

Not: Film resimleri internetten alınmıştır.

16 Temmuz 2013 Salı

İlk Kore Ürünleri Alışverişi; Skinfood (RoseRoseShop.com)

Merhaba :)
Bugün benim için büyük bir cesaret örneği olan yurtdışı alışverişimi yazmak istedim. :) Aslında online alışverişle duygu yüklü bir bağımız vardır, çifte kumruyuzdur, biz ayrılamayız. :) Ancak yurtdışı alışverişi hepimizin bildiği gibi 2011 senesinde çıkan yasak sebebiyle risklidir. Uzun zamandır şeytan dürtüyordu ‘Bak herkesinki geliyor, seninki niye gelmesin!’, ‘Bak bu site iyiymiş, gelir’, ‘Hadi ama denemeden bilemezsin’ vs vs. :) Açılışı Real Tecniques fırçalar ile yaparım diye düşünürken Sevgili Yelda’nın şuradaki yazısı ve o yazıdan ışınlandığım sevgili Luna'nın şuradaki yazısı ile bir anda kendimi RoseRoseShop sitesinden sipariş verirken buldum. :) Siparişimin esas elemanı Skin Food Salmon Darkcircle Concealer Cream idi. Sanırım cüzi bir de indirimi vardı ve 6,40 dolar gibi bir fiyata geldi. :) Başka bir şey sipariş etmedim ama tester manyağı biri olarak sitede 2-3 dolara satılan testerlardan ve tekli maskelerden edindim bol bol. :) Yanlış duymadınız! Sitede tester satılıyor ki bu benim için çok güzel bir şey. :) İstediğim ürünün testerına ulaşıncaya kadar kırk takla atan, gittiği her şehirde karış karış tester arayan ancak ne hikmetse yine de istediği testerı bulamayan biri var karşınızda. >:/ O kadar sürüneceğime parasını verir alırım testerımı. Neticede amaç ücretsiz ürün edinmek değil, bir ürünün tam boyunu edinmeden önce o ürün hakkında bilgi/fikir sahibi olabilmek. ;) Nitekim o numune senin bu numune benim derken 5,97 $’lık kargo ücretiyle birlikte 26,37 $’a bitirdim siparişimi. Bence ilk yurtdışı siparişi için ideal bir rakam. :)
Siteden bahsetmek gerekirse, açıkçası sitenin tarihçesini vs bilmiyorum. :) Kore menşeili bir online alışveriş sitesi. İçerisinde Skin Food, Etude House, The Face Shop, İnnisfree, Missha, Skin79 ve daha benim bilmediğim bir çok kore markasının ürünleri mevcut. Aslında ben alışveriş yaparken (yaklaşık 1 ay oluyor.) ürün çeşitliliği biraz daha az gibiydi, gün geçtikçe artırıyorlar gibi geldi bana ama tabii bu benim kore kozmetiklerine olan cahilliğimle de alakalı olabilir. Ben yeni keşfediyor olabilirim yani ürünleri. ;) Sitede kargo ücreti paket boyutuna göre değişiyor. İlk ürünü eklediğinizde sepetinize 4 küsur dolarlık bir kargo ücreti gösteriyor.(4,37 $ yanlış hatırlamıyorsam.) Sonrasında her bir ürün eklediğinizde kargo ücreti artıyor. Numunelerde ve kağıt maskelerde ise belli bir sayıdan sonra artırıyor kargo ücretini. [Denedim, 7 veya 8 numune sonrasında olması lazım. :)) ] Pakete ne kadar sığmışsa yani. ;) Sığmazsa kargo ücretini ödüyoruz paşa paşa. :) Site yetkilileri gayet ilgililer. Ben gümrük problemlerinden dolayı paketin üzerine ‘fancy good’ yazmalarını rica etmiştim. Hemen dönüp hiç sorun olmayacağını yazmışlar ki aşağıdaki fotoğraflarda da göreceğiniz gibi paketimin üzerine fancy good yazdıkları gibi hediye olarak da işaretlemişler ve bedelini de 5$ göstermişler. < 3 Sitenin güzelliği bununla da kalmadı tabii. 1-2 gün içerisinde kargoladıkları paketim için benim talep etmeme gerek kalmadan kargo takip numarası da gönderdiler ve paketim elime ulaşana kadar her aşamayı internetten takip edebildim. Ki bu benim için çok değerli bir şeydi. < 3< 3 Neticede gelip gelmeyeceğinden emin olmadığınız bir sipariş veriyorsunuz. Körlemesine beklemektense aşamaları takip edebilmek çok iyi bir şey. ;) Paketim siparişimden 10 gün sonra şehrime giriş yaptı. Ancak 10 günde taa Kore’den İstanbul’a oradan da benim şehrime gelen paketim 12 gün de benim küçücük şehrimde gezdi durdu. :/ Neticede 21 gün sonra sağ salim elime ulaştı. ^.^
İşte mini minnacık paketim ve içinden çıkanlar;


Paketleme çok iyiydi. En çok da bununla güvenimi kazandı bu site. ^.^


İşte gelen ürünlerimin pardon numunelerimin:) isimleri ve fiyatları;

1 numaradaki göz altı kapatıcısı internette çok övülüyordu, kapatıcı ihtiyacım baş gösterince denemek istedim ki dediğim gibi bu alışverişin ana amacı oydu. :)
2 numaradaki Peach Sake Pore Serum sample’ı severek takip ettiğim BakımlıBlog’un övgüsü üzerine aldım. Henüz denemedim. ;)
3 numaradaki Black egg pore primer sample’ı merakıma yenik düşerek aldım. :) Black egg dediğine bakmayın, şeffaf bir yapısı var. ;)
4-5-6 numaradakiler Skin Food’un yağlı ciltler için önerilen Fresh Apple serisinin numuneleri. Hala bayılarak kullanacağım cilt bakım ürünleri aradığımdan denemek için aldım. ;)
Ve 7 numara. Yanak maskesi. :)) İşte bunu büyük umutlarla aldım. :) Ama henüz denemedim. :)) Yanak bölgemde, elmacık kemiklerimi kulağıma bağlayan doğrultuda yoğun bir kırmızılık var. Son birkaç senedir ortaya çıktı bu kızarıklık. Hassasiyetten/kılcal damarların yüzeye yakın olmasından falan deniyor. Benimse tek bildiğim bu kızarıklıktan, allık kullanmak için bu bölgeye kapatıcı uygulamak zorunda kalmaktan çok sıkıldım. >:/ Belki bir faydası olur umuduyla görür görmez yapıştım. :) Tabii sadece 2 tane aldım. Esas etki için yeterli gelmeyebilir ancak bir etki ışıltısı görmemi sağlayabilecek kadar yeterli bence. ;) Azıcık dahi olsa bir umut görürsem devamını da alacağım sonraki siparişlerimde. ;)
Sitede birçok marka var ancak ben ilk alışverişimi tamamen skin food üzerinden yapmışım. :) Bu yakınlarda bir sipariş daha verip diğer kore ürünleriyle de tanışmaya niyetliyim. ^.^

15 Temmuz 2013 Pazartesi

Bitenler #1


Eveet, ilk bitenler yazımı yazıyorum bloga. :) Bu benim için altın yaldızlı bir konu başlığı. Blog açma isteğimin büyük bir bölümünü oluşturuyor. ;) Darısı Project Pan yazılarıma. ^.^ 1-1,5 aydır zihnimde dönüp duruyor blog açmak. Ve bu süre boyunca olur da blogu açarım diye biten ürünlerimi de biriktirdim. :) Çoğu da dibinde kalmış ürünlermiş, kolay oldu. :) İşte karşınızda bu ay bitirdiklerim;


1- Down Under Natural's Argan Yağlı Serinin Şampuanı, Çıktığındaki furyaya dayanamayıp denemek için küçük boyunu aldım. Mest olmadım açıkçası, benim için herhangi bir şampuandan bir farkı yok. Saç kremi de var elimde ama ondan da verim alamayınca kalan cüz-i miktarı da seyahat çantama girdi.
2- Elidor Saç Dökülmelerine Karşı Saç Kremi, Senelerdir tekrar ve tekrar aldığım saç kremim. Geçen sene artık sıkılarak başka şampuanlar denemeye başladım ama hiç birinden elidor kadar memnun kalmadım. Saçlarım elidora karşı pek bir uysal davranıyor. ^.^ Ben de her ne kadar başka markalar, seriler denesem de elidorlarımı da elimin altında tutuyorum ki saçımın zor günlerinde kurtarıcım olabilsinler. ;)
3- Pantene Doğal Sentez Serisi Şampuan & Saç Kremi, Geçen sene şampuanımı yanıma almayı unuttuğum bir yerde alıvermiştim denemiş de olurum diyerek. Sonra kalmış dolabın bir köşesinde. Geçenlerde çıkarttım, tabii özellikle saç kremini bitirmek zor. Saat farkıyla girdi zaten bu fotoya. :) Seri güzel. Saç kremi normalin üstünde yumuşatıyor saçları. Ama benim için elidorun önüne geçemediler. Zaten doğal kısmı da sadece isminde var, içeriği SLES, paraben vs kaynıyor. Kısacası tekrar almak için bir sebebim yok. ;)
4- Palmolive Thermal Spa Firming Duş Jeli, Bunu da geçen sene kullanıyordum, bağda bırakmışım. Kış boyu başka türevlerini kullandım. Geçtiğimiz hafta bağa dönünce bunu da kullandım bitti. Aslında kokusunu çok severek kullanıyordum ama ya kış boyu beklediğinden ağırlaştı ya da benim duyarlılığım arttı. Sebebini kestiremesem de bu hafta kokusu çok keskin geldi bana. Tekrar almam diye dşünüyorum.
5- Elidor Kuru Saçlar İçin Saç Maskesi, Zamanında saç maskesi kullanma hevesiyle aldığım saç maskesi. Girdiğim mağazada tek çeşit buydu hatırladığım kadarıyla. Elidora güvendiğim için almıştım. Ama hala şaşarım kendime, bu kadar yağlı saçlara kuru saçlar için maske almak.. Komik.. :)) Ama pişman olmadım. ;) Şöyle ki; bu maskeyi de kullanmamışım ve dolabın bir köşesinde kalmış. 5-6 ay kadar önce saçlarım süpürge kıvamına gelince ilk iş dolaptaki maskeleri çıkarttım. Bunun son kullanım tarihi yakın olunca da tarihi geçmeden kullanıp bitirmek istedim. Ve aşırı memnun kaldım. Saçlarımı tek başına kendine getirdi bu maske. Ama evet, tekrar almayacağım çünkü saç tipime uygun değil. Ama severek yad edeceğim kendisini. :)


6- Watsons Disk Pamuk, senelerdir vazgeçemeden tekrar tekrar aldığım pamuklarım. Gerçi blog baskısına:) daha fazla dayanamayarak benri aldım, gerçekten övüldüğü kadar varmış. :) Ama bunu da tekrar alabilirim, bence gayet güzel yine de. ;)
7- Colgate MaxWhite Diş Macunu (Seyahat Boyu), Hiç bir diş macunu dişlerimi beyazlatmada mucize yaratamıyor ne yazık ki. Bırakın mucizeyi yapmaları gerekeni bile yapamıyorlar söz konusu benim dişlerim olunca. Ama bu macundan memnun kaldım. Kötünün iyisi benim gözümde. ;) Tekrar alabilirim. [Bu arada bu ürünü, optik beyaza göre daha çok sevdim.]
8- Colgate MaxBeyazlık Jel Diş Macunu x2, Söylediğim gibi dişlerimle problemliyim. Hal böyle olunca dişlerimi günde 2'den fazla fırçalıyorum. Bazen 5-6'yı bile bulabiliyor fırçalama sayım. Ancak her bir fırçalamada normal diş macunumu kullanmak da istemiyorum. Bu ürün daha hafif bir ürün. Ya da kıvamından dolayı bana öyle geliyor bilmiyorum. :) Ama sevdim, tekrar alabilirim.
9- Palmolive Duş Lifi, Yine hazırlıksız çıkmak zorunda kaldığım bir seyahatte aldığım duş jelinin yanında hediyeydi. Sonrasında kalmış bir kenarda. Bu kadar zaman sonra kullanmak içime sinmediğinden çöpe gidiyor.
10- Oral-B Beyazlatıcı Diş Fırçası, Bu da tekrar ve tekrar aldığım diş fırçam. İçerisinde plastik barındıran diş fırçalarını sevmiyorum. Plastiğin dibinden diş macununu arındıramıyormuşum gibi geliyor. O sebeple favorim budur ve uzun zaman daha bu olacağa benzemektedir. :)


11- Oriflame Dudak Balmı, İşte bu muhteşem bir ürün. Çok önce almıştım, kıymetini geç anladım. Ne nivea, ne blistex ne de Burt's Bees. Şimdiye kadar kullandığım tüm dudak kremleri içerisinde açık ara farkla favorimdir kendisi.Geçen sene bitti aslında ama aynısını bulabilme ümidiyle atmamıştım ambalajını. Ama artık anladım, kaldırılmış galiba üretimden. Çöpe gidiyor o sebeple. :(
12- Diadermine Karma Ciltler için Yüz Nemlendiricisi, Bu ürünü hiç sevemedim. Kıvamı yoğun olmasına rağmen daha hafif kıvamlı bir kremde kullandığınız miktarda kullanmanız gerekiyor yeterli gelmesi için. + Cildim de sevemedi bu ürünü. Zoraki kavonoz bitene kadar kullanmaya çalıştım ama cıkk. Cildim kötüleşince kavanoz bitmeden çöpe gitmek zorunda kaldı. :/
13- Maybelline Dream Fresh BB Krem, Bu kremi çok ama çok sevmiştim. Cildimle uyumu süperdi. Pudra kullanmadığımda bile aşırı fazla bir parlama da yapmamıştı benim cildimde. Ancak kullanmaya başladıktan 2 ay kadar sonra ambalaj içerisindeki ürünün rengi koyulaşmaya başladı. Önce önemsemedim, çünkü cildimde farkedilmiyordu. Ama sonrasında öyle bir hale geldi ki bu koyulaşma cildimde de farkedilmeye başladı. Üstelik ürün sanki bozulmuş gibi yüzde de ıslak gibi bir görüntüye sebep olmaya başladı. Bir hayli kullandım ama yine de sonunu getiremeden çöpe gönderiyorum.  :(


Bu fotoğrafta da ürünün ne kadar koyulaşmış olduğunu görebilirsiniz. Ürün light rengi ve bir zamanlar cildimle gayet uyumlu görünüyordu. Ancak şimdiki durum ortada. :(


Ve testerlar...
14- Bioderma Sebium AKN Yüz Nemlendiricisi, Bu kremi ilk kullandığımda işe yaramadığını düşünmüştüm ancak sonraki kullanımlarımda kremi sürdükten 3-5 dk sonra cildimi soydum. [Elimle sertçe bastırınca soyuldu zaten.;) Krem soyucu etkili bir krem.] Doğru mu yaptım yanlış mı bilemiyorum ama o şekilde sivilcelerime etkili olduğunu da gözlemledim. Ancak benim için çok zahmetli bir iş. O sebeple orjinal boyunu almayı düşünmüyorum.
15- Vichy İdealia Yüz Nemlendiricisi, benim gözümde elimdeki numunelerin kraliçesi bu ürün. Fotoda 1 paket durduğuna bakmayın. 2-3 paket, yaklaşık 1 hafta kadar kullandım bu kremi. Gözlemleyebildiğim kadarıyla cildime çok iyi gelmişti. Hatta almak için fiyat araştırması da yaptım ancak fiyatı fazla geldi. Yine de aklımın bir köşesine yazdım, güzel bir indirim yakalarsam en azından 1 kavanoz kullanmak istiyorum emin olmak için. ;)
16- Vichy Aqualia Thermal Yüz Nemlendiricisi Light, Bu kremin light/hafif versiyonunun numunesi. Yine 1 tane göründüğüne bakmayın fotoğrafta, 2 tane bundan 2 tane de bu kremin yenilenmiş halinden yanılmıyorsam vardı (Paraben yoktu 2. versiyonunda). Bunları da yaklaşık 1 hafta kullandım. Kötü bir krem değil ancak benim istediğim krem de değil. Alınmayacak.
17- Bioderma Photoderm AKN MAT Spf30, Güzel bir güneş kremi. Cildimde beyaz iz bırakmadı, sivilce/ iritasyon vb şeylere sebep olmadı. Gerçekten koruduğuna da inanıyorum. Ancak adındaki matlığı veremedi bana. Sanırım güneş kremlerinden fazla şey bekliyorum. :(
18- Heliocare advenced Spf50 gel Güneş Kremi, Bu kremin gel ve cream olmak üzere iki versiyonu var. Bu yağlı ciltler için olan gel versiyonu. Ancak adı gibi tam olarak jel kıvamında değil. Çok sıvı olmayan bir krem formunda yine kendisi. ;) 2 tane 5 ml'lik numune kullandım. Güzel koruyan bir krem bence. Rengi tam beyaz değil, böylece beyaz iz bırakma tehlikesi yok. Kıvamı güzel, cildimde sivilce/iritasyon gibi şeylere sebep olmadı. Ancak bu kremin o kadar baskın bir kokusu vardı ki. Ben çok hassas değilimdir normalde kokuya ancak bu kremi sürerken çok rahatsız oldum. Tabii kokuyu uzun süre almıyorsunuz, sürdükten sonra geçiyor. Ama ben bu sebepten bu kremi almayacağım.
19- Vichy Capital Soleil Spf 30, Bunun için yorum yapmam yanlış olur aslında. Seneler önce aldığım bir numuneydi bu. Kalmış bir köşede. Yapısı biraz acayipti haliyle. Orjinal yapısı mı bu yoksa krem bozulmuş muydu bilemedim. Bir sürdüğümde cildime kattığı canlılık çok hoşuma gitti. Başka bir gün sürdüğümde krem bozuk gibi geldi, yapış yapış durdu yüzümde. Sonra da birdaha kullanmadım zaten. Bozuldu kanaatiyle çöpe gidiyor içinde kalan kısım. Ancak krem umut vadetti bana. İlk fırsatta numunesini tekrar alıp denemek istiyorum. ;)
20- Cumlaude Lab Sebumlaude DS Yüz Nemlendiricisi, Fotoğrafta  bir tane var ama yine bu üründen de 2  tane 5 ml'lik tester kullandım. Sivilce kremi arayışım sırasında girdiğim bir eczane çalışanı verdi. Ve ben bu kremden çok ama çok memnun kaldım. Denediğim/kullandığım sivilce kremleri içerisinde en etkilisi buydu. Almak için internete bakındığımda ise markanın akneli ciltlere önerdiği kreminin başka olduğunu, bu kremin seboreik dermatit/mantar vs vakalarda önerildiğini gördüm. [Evet, ürünün ismi ancak o zaman çağrışım yaptı. :)] İki seçenek vardı, ya bu krem nasılsa işe yaradı diyip alacaktım ya da bu krem benim derdimden fazlası için. Boşuna cildimi yorar diyip almayacaktım. Ben ikincisini düşündüm ve almadım. Ancak yine de markaya olan güvenim tavan yaptı tabii. :) Ki bu numuneleri kullanana kadar adını bile duymamıştım bu markanın. :)

İşte ilk bitenlerim böyle. :) Darısı diğerlerine. ;) Mutlu günler.

12 Temmuz 2013 Cuma

İki Şey..

Merhaba. :) Aşağıdaki yazıyı ablam göndermişti maille. Çok hoşuma gittiği için burada da paylaşmak istedim. ;)



16. asır Latin düşünürü Giordano Bruno'dan...

  İki şey 'Kalitesiz İnsan'ın özelliğidir: 
                             1- Şikayetçilik
                             2- Dedikodu
İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:
                             1- Bakış açısını değiştirmek
                             2- Karşındakinin yerine kendini koyabilmek
İki şey yanlış yapmanı engeller:
                             1- Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek
                             2- Hak yememek
İki şey kişiyi gözden düşürür :
                             1- Demagoji (Laf kalabalığı)
                             2- Kendini ağıra satmak (övmek,  vazgeçilmez göstermek)
İki şey insanı 'Nitelikli İnsan' yapar:
                             1- İradeye hakim olmak
                             2- Uyumlu olmak
İki şey 'Ekstra Değer' katar:
                             1- Hitabet ve diksiyon eğitimi almak
                             2- Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek
İki şey geri bırakır:
                            1- Kararsızlık
                            2- Cesaretsizlik
İki şey kaşif yapar:
                            1- Nitelikli çevre
                            2- Biraz delilik
İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar:
                            1- Baskın  yeteneği bulmak
                            2- Sevdiğin işi yapmak
İki şey başarının sırrıdır:
                            1- Ustalardan ustalığı öğrenmek
                            2- Kendini güncellemek
İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:
                            1- Niyetin saf olması
                            2- Ruhsal farkındalık
İki şey milyonlarca insandan ayırır:
                            1- Sorunun değil, çözümün parçası olmak
                            2- Hayata ve her şeye yeni (özgün, orijinal, farklı) bakış açısıyla yaklaşabilmek
İki şey gelişmeyi engeller:
                            1- Aşırılık (mübalağa, abartı, ifrat)
                            2- Felakete odaklanmış olmak
İki şey çözüm getirir:
                            1- Tebessüm (gülümseme)
                            2- Sükut (susmak)
İki şey geri alınmaz:
                            1- Geçen zaman
                            2- Söylenen söz
İki şey ulaşmaya değerdir:
                            1- Sevgi
                            2- Bilgi
İki şey "hayatta önemli olan her şey" içindir:

                            1- Nefes alabilmek

                            2- Nefes verebilmek

:)


Ve ben diyorum ki, Nefes alıp verebildiğimiz müddetçe hiç bir şey çözümsüz değildir. Atalar boşa dememiş, Ölümden başka her şeye çare bulunur diye. ;) Çare bulamadığımız dertlere düşmemek dileğiyle.. Mutlu günler. :)

Not: Görsel 'Flipped' filmine ait, googledan bulduğum bir görsel. Film güzel olmakla birlikte hayatımın filmi de değil. Ancak kızı pek bir sevmiştim. :) Yine bu fotoğrafta da kızın bakışları beni alıp götürüyor. Hayal, heves, umut, çaba, kendinden emin olmak... Mutluluk... Bir sürü duygu barındırıyor bence içerisinde. Seviyorum bu bakışları. ;) O sebeple bu yazıya da uygun olacağını düşündüm. ;)

11 Temmuz 2013 Perşembe

Minik Alışveriş; Gratis

Aslında bu alışveriş için ayrıca yazı yazmayacaktım. Şuradaki yazımda bahsettiğim Yves Rocher alışverişiyle birlikte yazacaktım, art arda yaptım çünkü. Ama o yazı biraz uzun olunca bir de bu alışverişi yazıp göz yormak istemedim. ;) Alışverişimiz şu fotoğraftan ibaret;

Dişlerimde sarılık problemim var. Ne yaparsam yapayım tam beyazlamıyor. Hem buna bir katkısı olur umuduyla hem de genel diş sağlığım için ağız çalkalama suyu kullanmak istiyorum. Daha önce colgate'in bir çeşidini almıştım ama tadı o kadar kötüydü ki ben bitiremeden akmış bulaşmış transfer esnasında. (Çok sık il dışı seyahate çıkan biriyim. Üzerine yazlık [ki biz bağ diyoruz;)] eve taşınmayı da ekleyince ürünlerimin ömürleri de benimki gibi yolculukla geçiyor. :) ) Colgate'i atınca yerine bunu aldım. Açıkçası alkolsüz olması cezbetti beni. ;)
Golden Rose Paris serisinden 07 numaralı oje. Beyaza yakın, ama beyaz gibi sırıtmayan bir oje almak istiyordum ancak hep unutuyordum. Bu sefer unutmadım ve bunu aldım. Biraz da Golden Rose Jolly Jewels serisinden 115 numaranın altına kullanabilmek için aldım ama henüz deneyemedim. Umarım işimi görür. :)
Ve Lorea'l Colour Riche Carresse Aqua Lacquer Lipgloss. Benim için kısaca kalıcı likit ruj. :) Bu ruj serisini sevdim. Benim için Rimmel Apocalips serisinden sonra rüya gibi oldular. :) Rimmelden de internetteki furyaya dayanamayıp tek renk almıştım ama kullanamıyorum. Kalıcılığı çok kötü bence. :/ Her neyse, konumuz lorea'l. :) Ne diyordum, bu ruju rimmelden sonra çok sevdim. Zaten kalıcılık iddiası da var ki likit bir ürüne göre bence başarılı da. Nasıl anlatayım? The Balm'ın stainiaclarıyla aynı anda denedim elime. Ve onun kadar belki bir tık daha fazla kalıcı olduğunu gördüm bu rujların da. Bende 300 numaralı olan var. Vişne-kırmızı arası bir ton. Fotoğrafta gördüğünüz de benim elimde olan. Ama bu alışverişte kuzenime doğum günü hediyesi olarak aldım aynısından. Kendi beğendi. ;)
Bu doğum günü olayı da ayrı bir rezalet. :) Kuzenimle benim doğum günlerimiz arasında 2 gün var. İkimiz de ağustos doğumluyuz. [Aslan burcuyuz yani. ;)] Benim doğum günüme daha 1 ay var. Bu bilgilerin hepsi tamam. Bu kısımda karıştırdığım bir şey yok. Ama ne hikmetse kuzenimin doğum gününü 3 gün sonra olarak algıladım. :) Günn boyuncaa. :)) Zorla hediye seçtirttim kıza. Sonra da ayrılırken verdim. Diğer kuzenim niye şimdiden veriyorsun dedi. Aldım nasılsa, arada kalan günlerde de kullansın, staja başlayacak dedim. :) Saatler sonra jetonum düştü, hangi deliğe gireceğimi şaşırdım tabii. :))
Bir süredir kırmızı bir ruj arıyorum. Kırmızıyı severim ancak fazla iddialı durduğu için kullanamam. Fakat bazı kıyafetler de illa kırmızı diyor. :) Hafif, yumuşak ama kırmızı ve tabii ki kalıcı bir ruj arayışındaydım bir süredir. Bu serinin renklerine baktım o gün. 200 numarayı beğendim, arayışımı nihayete erdirebilecek gibi. Ancak ellerinde bir tane kalmıştı ve onun da kapak kısmı izole bant ile sıkı sıkı sarılmıştı. Ben takıntılı insanım, indirimde bile olsa almadım tabii. :) İlk fırsatta watsonsa filan bakmayı düşünüyorum, özel günler haricinde indirim oranları aynı oluyor genellikle. ;) [Lorea'l'in dudak ürünlerinde %30 gibi bir indirim vardı yanılmıyorsam. ;) İndirim oranında yanılıyor olabilirim ama bildiğim şey kasada bu ruja 20 TL verdim. :) ]
Ve fotoğrafın en sağında gördükleriniz ise benim katalog/broşür düşkünlüğümün kanıtıdır. :) Bulduğumu alırım. Eve gelince uzuun uzuun hatta haddinden biraz fazla uzun incelerim. :) Ama gördüğünüz garnier tanıtımında bir de numune vardı, fotoğraflamayı unutmuşum. :( Garnier kuru/normal ciltler için olan BB kreminin testerı. Yağlı ciltler için olan cildimde pul pul bir görüntüye sebep olunca bunu denemek istiyordum. İyi oldu. :) [Gerçi bugün uzun zaman sonra tekrar kullandım yağlı ciltler için olanı. Yaz etkisini göstermiş ve cildim karmadan yağlıya baya bir dönmüş. :) Bugün pullanma/tozlanma sorunu yaşamadım. ;) ]
Of, çenem amma düşükmüş yahu. :) Topu topu 3 ürün aldım, şu yazının uzunluğuna bak. :) Gerçi blogu bu sebeple açmamış mıydım ki ben! :) Umarım sıkılmamışsınızdır diyeyim. ;) Güzel günler..

10 Temmuz 2013 Çarşamba

Tartıl(ma)sak!




Kilo hikayem biraz uzun. Küçükken çok zayıfmışım. Ergenlikte kilo aldım. Sonrasında bir verdim bir aldım derken bir yazın sonunda bir baktım, 3 ayda 8 kg almışım. 8-o Yaz boyu hiç tartılmadan anne yemeklerine yumularak eve kapanırsam olacağı budur tabii. >:/ Neyse, yaz sonunda görünce tabii durumu bende bir ampul yandı. Az buçuk bir şeyler biliyordum tabii diyetle ilgili, biraz da mesleğim dolayısıyla, geriye kalanı da tamamlamak zor olmadı. Gereken gazı ve pes etmememe potansiyelini de Kadınlar Klübü Cuma Zayıflama Yarışması Diyet Grupları ile bulunca gerisi çorap söküğü gibi geldi ve 13 kg verdim. Bakmayın aslında rakam yüksek gibi ama çok uzun vadede verdim. Çünkü her şey tammış gibi yazdıysam da iş yine bende bitiyor ve ben o kadar uzun vadeli diyet yapabilen birisi değilim. :) O sebeple çok uzun sürdü aslında bu kiloyu vermem, ayda ortalama 2 kilo gibi verdim ama vermiştim yani, memnundum halimden. :)) Sonrasında 1 sene kadar 3 aşağı 5 yukarı korudum kilomu ancak sonra bir baktım o aşağı kısmı kaybolmuş ve ben direkt 5 yukarı kısmındayım. :) Şu anda 5 kilo almış vaziyetteyim. :( Kadınlar klübüne dönemiyorum. :( Ben de madem blog açtım, bu işi burdan devam ettireyim istedim. ;) Bu 5 kilodan çok daha fazlasını vermek istiyorum. O zaman da hedefime bir 10 kilo kala bırakmıştım zaten diyeti. Şimdi, ramazanın başlangıcıyla birlikte 13,1 kg dan başlıyorum. Hedef  0. Ne kadar sürede veririm, ne kadar sürede biter bu yolculuk bilemiyorum ama buraya da haftada bir güncelleme yazısı girmeye çalışacağım. ;)

13,1 kg.

9 Temmuz 2013 Salı

Alışveriş; Yves Rocher

Merhabalar :)
Blogum olsa yazardım dediğim çok şey oluyor hayatımda. 1-2 senedir blogları takip ediyorum ve bir baktım, bloğum olmamasına rağmen yaptığım alışverişlerin vs fotoğraflarını çekmeye başlamışım. :) Ancak dün bloğu açınca bir boşluğa düştüm. Ben ne yazıcam! :)) Yazmak istediğim bir sürü şey, taslaklarımda bir sürü resim var. Ama ben ne yazıcam?! Sanırım alt yapı çalışmalarımın daha itinalı olması gerekiyormuş. :) Her neyse, baktım karar veremiyorum, en iyisi son yaptığım alışverişten başlamak dedim. Diğerleri zaten bayatladı, bir de bunu bayatlatmayayım. :)
Efenim bahsedilen gün bundan 3-4 gün önceye tekabül ediyor. Uzun zamandır kuzenlerimle aile dışı görüşmüyorduk. Cuma günü birlikte yemek vs yiyelim dedik. E ben Yves Rocher indirimini duyduğumdan beri mağazaya gitmek için delitiyorum zaten. :) Yemekten sonra onları da yarı zorla peşimden avm’ye sürükledim. Ve işte ganimetlerim;


Aslında temiz içerik mevzusunu fazla önemseyen birisi değilim. Evet, biliyorum, önemli. Ancak hayatımı onun yörüngesinde devam ettirmiyorum. Şu halde bile istediğim ürünleri bulamıyorum, bir de çemberi o derece daraltırsam hiç umudum kalmaz herhalde. :/ Her neyse efenim, niye bu giriş? Aldığım ürünlerden birisi Yves Rocher’nin bio serisinin deodorantı çünkü. :) Evet, fazla önemsemiyor olabilirim ancak konunun öneminin de farkındayım. Eğer nispeten temiz içerikli bir ürün de ihtiyacımı karşılıyorsa tercihimi temiz olandan yana kullanırım. Bu amaçla hazır indirim varken içerisinde Alüminyum türevi içermeyen bu deodorantı aldım denemek için. Fiyat; Etiket fiyatı yanılmıyorsam 9.90 TL İndirimle 6.90’a gelmiş olması lazım.
İkinci olarak Cure Solutions serisinin maskesini aldım. Blogları okumaya ilk başladığımda bunu çok öven bir yazı okumuştum. Aklımda kalmış. %47 indirimde görünce almak istedim. Ve evet, o zamanlar blog okumaya yeni başlamış olmanın verdiği toylukla sevgili yazarın [Açıkçası hatırlamıyorum hangi blogta okuduğumu :(] yaş/cilt tipi gibi unsurlarını göz ardı etmiş olabilirim. Çünkü bu seri yaşlanma karşıtı bir seri. :) Evet, 24 yaşımda yaşlanma karşıtı bir bakım maskesi almış oldum. Napalım, önlem olsun bu da müstakbel kırışıklarıma. :)) Fiyat; indirimle 21.90 TL’ya aldım yanlış hatırlamıyorsam.
Minik kayısılı peeling, ki kendisi düşündüğümden daha minikmiş:), merak ettiğim bir peelingti. Ben Yves Rocher’ın başka bir peelingini kullanıyorum. Yanılmıyorsam o da kayısı içerikli. Aslında memnunum da ama bu peelingten o kadar bahsediliyor ki bloglarda yine bu üründe de %47 indirimi bulmuşken alıp denemek istedim. Fiyat; Etiket fiyatı 16,90 TL yanılmıyorsam. Ben indirile 8,90 TL’ya almış oldum.
Ve Ponza Taşlı Ayak Peelingi. Aslında bu alışverişin amacı bu ürün. :) Yazın gelmesi ve topuğumdaki sertleşmenin de artmasıyla ayak peelingi arayışına girdim. İki ürün arasında kaldım, Watsons ve Yves Rocher. Derken Yves Rocher indirime girdi ben de indirimli hali bile watsons ayak peelinginin yaklaşık iki katı olmasına rağmen önce bunu denemek istedim. Mağazaya girdiğimde ilk bu ürünü sordum ve şok. Yüz ifademi görmeliydiniz. :) Minnacık bir şey bu ürün. Evet, 50 ml olduğu her yerde yazıyor ama yine de bu kadar minik beklemiyordum. :) Yine de aldım tabii. Ambalaj rengi için bile alırım ben bu ürünü. :) Fiyat; Yanılmıyorsam 13 küsur liraya aldım bu ürünü. Faturam yanımda değil, öğrenince yazıyı güncellerim. Aşağıya boyutunu daha iyi anlayabilmeniz için birkaç foto daha ekliyorum. Birinde Nivea deodorantı da yanına ekledim ki daha somut görebilin diye. ;)
Soldan Sağa; Kayısılı Yüz Peelingi, Ponza Taşlı Ayak Peelingi, YR Bio Deodorant, Nivea Pure&Natural Deodorant

Nemlendirici arayışımı söyledim ancak ellerinde hiçbir krem numunesi kalmamış. Göz kremi sordum, onun da numunesi yok. Sadece hassas ciltler için olan serinin yüz nemlendirici testerını verebildiler. Aldım tabii. :) Bir de parfüm arayışım var şu sıralar. [Aslında hep vardı:D] Elimdeki yaz parfümümü bu sene kullanmak eziyet gibi geliyor. Her sene bayılırdım kokusuna ama bu sene sevmiyorum. Yves Rocher’a da girince parfümleri de kokladık tabii. Son olarak da Evidence’in açık turuncumsu rengini koluma, Çiçek kokularından leylak ve gül kokusunu da koku kartlarına sıkıp çıktık. Hatta bayan koku kartlarını verirken ‘Giderken koklarsınız.’ Şeklinde bir cümle sarfetti. :) Eve dönene kadar güldük ama bayan haklı, kokular uçana kadar kokladım kartları. :D Sonuç; Leylak kokusunu alıp yaz boyu kullanmak istiyorum. Şu an o koku için deliriyorum ama indirim bitti. :( Şu anda %20 gibi bir indirim devam ediyor bu kokularda ama cık, daha uygun fiyatı görmüşken bu fiyatı ödemek zor geliyor. Gül kokusu parfüm niyetiyle kokladığım en saf gül kokusuna sahip. Ancak niyeyse kış için istedim o kokuyu. Tüm o ağır kış parfümlerine inat hafif, zarif, şık bir kış kokusu alternatifi bence. Gördüğüm ilk indirimde alınacak kıştan önce. ;) Ve Evidence. Aslında sevdim. Ancak hafif de olsa şekerlimsi bir notası var ve ben şekerli kokulardan hoşlanmıyorum. Ancak yine aşırı rahatsız etmiyor. Ama özellikle bahar aylarında kullanmak isteyebileceğim bir parfüm. Alternatif listesine eklendi, alınır mı zaman gösterecek. ;) Ve böylelikle toplam da 51,60 TL vererek bitirdim alışverişimi. :) Mağazadan çıktığımda derin bir oh çekerek Yves Rocher’dan almak istediğim bir şey kalmadı dedim ancak şu anda listemde iki adet koku var. :) 1 ay sonra doğum günüm var. Yves Rocher’ın bana doğum günü hediyesi olarak güzel bir indirim hediye etmesini diliyor ve bu uzun yazıyı sonuna kadar okuduysanız sizlere de teşekkür ediyorum. :)

Not: Sabahtan beri fotoğraflara imza ekleyeceğim diye kafayı yedim. :) Bu konuyu çözmemi sağlayan sevgili Rimelli Kız'a teşekkür ediyorum. :)

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Merhaba :)

Merhaba :)
Açık havaya çıkın. Derin bir nefes alın, hissederek.. Ve şimdi o nefesi verin. Yaşadığınızı hissedeceksiniz. İşte bu blog benim nefeslerimi içerecek. :)
İyi ve ya kötü, her biri yaşadığımızı hatırlatıyor bana. Ve hepsinin sonunda 'Yaşamak güzel şey!' diyorum. Buyurun, birlikte sevinelim yaşadığımıza. ;)

Fotoğraf internetten alınmıştır.