7 Ağustos 2013 Çarşamba

İflastayım; Bayram İndirimleri :)

Merhaba. :)
Bu ay zaten fazla açıldığımı düşünürken bir de Watsons ve Gratis bayram öncesi güzel indirimler yapınca dayanamadım ve sanırım babamı iflasa sürüklemiş bulunmaktayım. :) Aslında fazla bir şey almadığımı düşünsem de sonuç rakam pek parlak olmadı tabii. :)
Önce Watsons'a gittim;


Evet, dayanamadım, şu yazımda bahsettiğim 501 numaralı L'oreal ruju da aldım. :)) 15 TL'ya geldi.
Rimmel'in Salon Pro serisinden 708-Get A Nail Tan isimli ojesini biraz kararsız kalsam da sonunda götürdüm kasaya. ;) Biraz koyu renkli bir nude. Bu sebeple kullanabilir miyim diye şüphe ettim ama sonra en olmadı kışın favori nude'um olur diyerekten aldım. ;) Üstelik sonradan fişi incelerken ojede de %50 yapıldığını gördüm ve çok şaşırdım. :) Genelde bu tarz indirimlerde oje ve kalemleri hariç tutuyorlar çünkü. ;) 2,50 TL.
Yine Rimmel'in son zamanlarda çok konuşulan ScandalEyes kalem farlarından 002-BulletProof Beige rengini aldım. Çok hoş bir şampanya rengi. ;) Sanırım buna benzer farım vardı ama ben o benzeri bulana kadar bunu bitiririm bence. :)) Zaten bu da %50 ile 6 TL Civarı bir fiyata geldi. ;) 
Max Factor'ün Creme Puff pudralarını bir süredir istiyordum. Yani 2 sene kadar önce satın almış fakat yanlış renk seçimi sebebiyle arkadaşıma vermek zorunda kalmıştım. Haliyle tekrar almam gerekiyordu. :) Creme pufflar bu ay sonuna kadar zaten 25 TL'ya düşmüş. :) Yardımcı olan bayan %50'nin bu fiyat üzerinden olacağını söyledi bana. E 13 TL'ya creme puff bulmuşum, kaçırır mıyım. :D Tabii kasaya gittiğimizde öyle bir şey olmadı. İndirimi %50'ye tamamlamak amacıyla 2 TL daha indi fiyat, o kadar. :) Renk yine tam olmadı ama bu sefer kullanabileceğim gibi. Yalnızca azıcık pembe kaldı. ;) Ancak açıkçası almasam da olurmuş. Çok fazla tozutuyor ve aşırı parfümlü bir kokusu var. Ve kokuyu sadece sürerken değil sürdükten sonra da bir süre alıyorsunuz. :/ Ama maske imajı oluşturmuyor, o konuda sıkıntı yok. ;)
Maybelline Affinitone pudrayı almak gibi bir niyetim yoktu aslında. Hatta Watsons'tan çıktıktan sonra geri döndüm. :) Ben kontür işlemi yapmayı bilmiyorum. Ama kocaman yanaklara sahip olduğum için öğrenmek istiyorum. Aklımda Nars Laguna var, internette en beğenileni o. Ancak hazır %50 de varken çok çok daha uygun fiyata bir şey alıp elimi bu işleme alıştırmak istedim. ;) Oradaki bayan da bronz pudralardansa normal pudranın koyu rengini almamı önerdi, benim aklımdan da böyle bir şey geçiyordu zaten ve nihayet affinitoneda karar kıldık. Ve 42-Dark Beige rengini aldım. ;) 8-9 TL gibi bir fiyata geldi. Ancak gelin görünki rengi benim tenime creme puff'un truly fair'inden daha iyi uyum sağlıyor. Çünkü ondan daha açık bir renk. :D Acaba ambalajın içerisine yanlış pan mı yerleştirilmiş diye şüphelendim açıkçası. Çünkü orada da denedim ve mağaza ışıkları bu kadar da yanıltmazlar herhalde diye düşünüyorum. :) Fişiyle beraber koydum çantaya, ilk fırsatta götüreceğim. ;) Aşağıdaki fotoğrafta daha net görebilirsiniz sanırım demek istediğimi, sol taraf creme puff sağ tarafsa kontur yapmak için aldığım affinitone;



Bio-Oil bir süredir almayı düşündüğüm bir üründü. Yaralarım geç iyileşir ve en basit yara bile yara izi bırakır cildimde. Bu ürün hakkında da internette çelişkili bilgiler okuyordum. Kimi çok severken kimi de işe yaramadığını söylüyor. Bu üründe indirim yoktu ancak hazır kolumda kocaman bir yaram da varken vakit bu vakittir dedim ve kendim tecrübe etmek için aldım. ;) Sizlerle de öncesi/sonrası fotoğraflarıyla paylaşmayı düşünüyorum. ;)
Watsons bu kadar. :) Live Clean Şampuan kullanıyorum şu an. Başta sevmemiştim ama sonrasında temiz içeriğini de göz önünde bulundurunca sevmeye başladım. :) Eğer indirimdeyse ondan da alacaktım ama indirim yokmuş ne yazık ki. 

Gelelim Gratise. İnternetimde sorun çıktığından avm'ye gittiğimde gratis indiriminden habersizdim. Ancak oraya kadar gitmişken hiç değil instain allıkların renklerine bakarım diyerek gittim mağazaya. Ve bir de ne göreyim! :)) Daldım tabii içeriye. :) İşte aldıklarım;


Öncelikli hedef The Balm standıydı tabii ki. :) İnstain allıkların dördü de vardı ancak ben kendime sadece Pinstripe ve Houndstooth renklerini yakıştırdım. Ve dayanamayıp ikisini de aldım. ^.^ Allıkların testerları yoktu ne yazık ki, o sebeple internette gördüğüm swatchlarla yetinmek zorunda kaldım alırken. Sonrasında Houndstooth renginin benim için biraz gereksiz olduğunu düşünsem de aldığıma memnunum. :) Fiyatları 27 TL'dan 13,50 TL'ya geldi.
Benri kare ve disk pamuktan ikişer tane alarak yedekledim. Tanesi 1,20 TL'ya geldi. 
Bir süredir gözlerimi ve fırçalarımı yıkamak için kendime bebek şampuanı alıcaktım. Boyut biraz büyük ama malesef pompalı şişelere zaafım var. :) İndirim yoktu, 9-10 TL arasında.
Giovanni şampuanları merak ediyorum. Şu anda Live Clean kullanıyorum ve anneler gününde alınmış 1 şişe Giovanni de denenmek üzere sırada bekliyor. Ancak 250 ml'lik şişe benim gözüme çok küçük görünüyor niyeyse. :) Ben de ürün hakkındaki kararımı kesin verebilmek için bir şişe daha aldım. ;) 15,75 TL üzerinden %40 indirim yapıldı.



Snail maskeleri de bloglarda sıkça görüyorum. Asıl denemek istediğim Cettua'lardan tek bir ürün bile bulamayınca bunları aldım. ;) 2 TL üzerinden indirimli.
Crystal Deodorant, yine bloglarda sıkça gördüğüm ve temiz içeriğiyle dikkat çeken bir ürün. Ama ben özellikle kullanımı farklı olduğu için merak ettim kendisini. :) Peşimde dolanan bayanın hatırlatmasıyla attım sepete. ;) 40 gr'lık seyahat boyunu aldım. 5 TL üzerinden %40 indirimli.
Colgate optik beyaz, şehirdeki evde kullandığım diş macunum şu an. Aradığım performansa sahip olmasa da güzel bir diş macunu. Kasada tüm ürünler hesaplandıktan sonra başka bir müşteri getirdi fiyatını sormak için. Kasadaki bayan yanlışlıkla benim alışverişimin üzerine okuttu ve satış iptali için de o sırada mağaza dışında olan bir bayanı çağırmaya çalıştılar seslenerek. Baktım iş uzayacak, acelem de var. %40 indirimli olduğunu da duyunca elbet kullanılır diyerek 'boş verin, kalsın' dedim. Öylece alınmış oldu. ;) 12,75 TL üzerinden %40 indirimli. 
Down Under Argan yağlı seriden de tester verdiler.

Sizin anlayacağınız hem az hem çok olan bir alışveriş oldu. Sanırım Project Pan yazılarını blogta oldukça sık göreceğiz. :) 
Mutlu günler. ^.^



5 Ağustos 2013 Pazartesi

L'oreal Likit Rujlarım

Merhaba. :)
Aslında blogu açarken ürün yorumlarına özel post yayınlamayı fazla düşünmüyordum. Bu işi swachlarıyla vs benden çok daha iyi yapan bloggerlar var zaten. ;) Benim yorumlarım genellikle bitenler postlarımda olacak. Bir de becerebilirsem karşılaştırma yazılarımda. ;) Ancak sanırım bazı ürünlerde dayanamayacağım. :) Örneğin kısa sürede elimde aynı seriden 3 ruj oluverince bunların bir yazısını yazmak lazım dedim. :) Efenim bahsettiğimiz rujlar L'oreal Colour Riche Carresse Aqua Lacquer Lipgloss. Yani L'oreal'in kalıcılık iddiasıyla piyasaya sürdüğü likit rujlar. Şu ve şu yazılarımda bahsetmiştim kendilerinden. ;)


L'oreal'in rujlarını oldum olası severim. Nitekim bitirdiğim ilk ruj da yine bu markaya aittir. Bir süredir de rujlarımda biraz daha kalıcılık isteğiyle yanıp tutuşuyor ve bu seriye de göz kırpıyordum. Sonuç olarak gratisin anneler günündeki güzel indirimiyle 300 -Juliet- rengine sahip oldum. :) Rengi biraz daha kırmızımsı olarak almıştım ancak vişne çürüğü çıktı. :) Nasıl yani demeyin, verebileceğim tek cevap mağaza ışıkları. :) Ancak rujun yapısını seven ve şu yazımda da belirttiğim gibi 200 numarasına da göz koyan ben temmuz ayındaki %30 indirimden faydalanarak watsonstan 200 -Princess- ve 102 -Romy- rengini de almış bulunuyorum. ^.^ Ve itiraf ediyorum, şimdilerde de 501 renginde gözüm var. :)) [Evet, bir ruj delisi olabilirim. :D ]


Renkleri elimden geldiğince gerçek renkleriyle yansıtmaya çalıştım. En üstteki 102 -Romy- 2 kat, hemen altındaki 200 -Princess- 3 kat ve en alttaki 300 -Juliet- de 3 kattan fazla 4 kattan az sürüldü. :)) Neden artan sayılarda sürdüğümü ben de bilmiyorum, başlangıçta amacım eş kat sürmekti ama sonuç bu oldu. :)
102 -Romy-, romantik bir pembe. Bir süredir saf, içerisinde mavi tonları barındırmayan bir bebek pembesi istiyordum. Şimdilerde hedefime yaklaştığımı hissediyorum. :))
200 -Princess-, şu yazımda da uzuun uzun anlattığım gibi iddialı olmayan bir kırmızı arayışıyla alınmış bir ruj. Arayışıma cevap verdi mi? Malesef hayır. Çünkü belirtmek isterim ki bu bir kırmızıdan çok nar çiçeği rengi. :) Evet evet, tam bir nar çiçeği bence. ;) Ancak aldığıma pişman mıyım? Tabii ki hayır. :) Elimdeki nar çiçeği renklerim daha opak ve tabir-i caizse cart [medeni hali fosforlu ;) ] duran rujlar. Bu ise günlük kullanım için tam kıvamında bence. :)
300 -Juliet- ise az önce de dediğim gibi bir vişne çürüğü rengi. Koyu bir renk. Her tene gidebilecek ancak buğday/esmer tenlere çok daha yakışabilecek bir renk. ;) [Kuzenimden biliyorum. :) ] Ancak koleksiyonum içerisinde yer aldığı için mutluyum. < 3


Fırçası yukarıdaki şekilde. Hafif eğik ve ortası yarık. L'oreal'in glam shine glosslarını da kullanan biri olarak bu sünger tipine bayılıyorum. :) Kullanıma katkısı olduğundan falan değil, oluyorsa da ben farkında değilim. ;) Ama görünümüne bayılıyorum. :))


Kalıcılığına gelirsek, yukarıdaki fotoğrafta okunabiliyor mu bilemiyorum ama soldan sağa renkler 300, 200 ve 102. Fotoğraf çekme amacı gütmeksizin tamamen bileğimden çıkartmaya çalışırken ısrarla bu halde kalınca çektim. ;) Islak mendille bastırarak diyeceğim ama haksızlık etmiş olurum. Baya baya kazıyarak 2 kere geçtim üzerinden ve sonuç yukarıdaki gibi oldu. 300 hem renginin koyuluğu itibariyle hem de daha fazla kat sürmüş olmam sebebiyle geriye en fazla renk bırakan oldu tabii ki. ;)
Pratikte ise durum şudur ki; 10 saat yemek yemenize rağmen kalıyor diye bir şey yok tabii ki. :) Öncelikle sadece tek kat sürdüğümü belirteyim. Bir şey yemeden ancak ara ara suyumu içerek geçirdiğim 5 saatin sonunda yeniden tazeleme ihtiyacı hissettim. Onun da sebebi dudağımda renk kalmamış olması değil, artık dudağım kuruduğu için rujun çizgilerin içine dolmasıydı. Ama bir noktayı daha belirtmem gerekir. Rengin solup solmadığıyla ilgili yorum yapamayacağım. Çünkü makyajda renk solması çok da rahatsız olduğum bir durum değil. ;) Ancak dediğim gibi 5 saatin sonunda aynadaki görüntümde rahatsız edici bir renksizlik söz konusu değildi. ;) Hmm, bir not daha. Renk değil ama parlaklık kısa süre sonra ilk etkisini kaybediyor ne yazık ki. ;)

Belki de aynı kategoriye girmiyorlardır ama ben zihnimde Rimmel Apocalipsler ile karşılaştırıyorum bu seriyi. Madem öyle, yazıda da karşılaştırayım istedim. ;) Apocalipslerin bende tek rengi var, 401 -Aurora-. (Fotoğrafını çekmemişim ne yazık ki, çeker çekmez buraya ekleyeceğim.) Rengine bayılarak aldım ancak beni kalıcılık konusunda yarı yolda bıraktı ne yazık ki. O sebeple de başka rengini almadım. Apocalipsler L'oreal'e göre daha opak renk veriyorlar. L'orealler biraz daha sheer yapıda. Bu da daha doğal durmalarını sağlıyor bence. ;) Ve ayrıca L'orealler biraz da parlak. Yani biraz daha benlik. :))
Ancak tabii ki opaklık/parlaklık mevzuları kişisel tercihlere ve o gün kullandığımız kombinasyonlara göre değişebilecek istekler. Ama daha önce de dediğim gibi, kalıcılık olarak özellikle Rimmel Apocalips fiyaskosundan sonra bana çok iyi geldi bu seri. Yolunuz düşerse bir göz atın bence. ;)
Not: Bu rujların dünyanın en kalıcı rujları olmadığının ben de farkındayım. Ancak ortalamanın üzerinde oldukları da bir gerçek. ;) [Yazar burada ürünün kalıcılığını fazla övdüğünün farkına varır. :)) ]
Mutlu günler. ^.^


1 Ağustos 2013 Perşembe

Eski Farlardan Oje Yapımı (Kumral Kız'dan)



Bu da kendime not olsun. Kullanılmayan farlardan oje yapılabiliyormuş. Sonuç da fena olmuyormuş hani. :) Unutmayayım diye buraya da eklemek istedim. ;) Özetle napıyormuşuz? Farı toz edip ojenin içine ekleyip çalkalıyormuşuz. ;) Yazı Kumral Kız'dan. ;)




Not: Yukarıdaki foto da Kumral Kız'ın yazısından alıntıdır. Ve ojenin son hali değil, yapım aşamasında çekilmiş bir fotoğraftır. ;)